Kadın yeni bir günü karşılamaya hazır değildi… Adam ona bir masal anlattı. Önceleri defalarca dinlediğinden farklı olmayan. Sustu kadın, masalın sonuna kadar ve sonrasında da. Adam inandırdığını sandı bir zafer kutlaması yapıyor gibiydi sözleri. Kadın doğacak güneşi bekliyordu. Adam kadının içinde olup bitenden bi haber coşkusunu yaşadı.
Daha büyük cümleler kurdu adam kadına. Gecenin sonu böyle biterdi her masalda. Kadın yüzünü çekmedi “gün” den. Büyük cümleler her zaman basitti. Adamın duymak istediği sözleri söyledi kadın da. Sesi bile titremeden. Masalların başkahramanlarının yapması gerektiği gibi.
Tek bir şeyden haz alıyordu kadın. Yaşamını bunun üzerine kuruyordu. Bütün masallarda başrol onun olmalıydı. İşte adamda, bir tek bu duyguyla yaşıyordu…
Güneş, şehrin tepesinde yüzünü gösterince, gece de sona erdi. En mükemmel şekilde. Yüzlerinde güller açıyordu… Unutulan sesler kulaklarında yankılanıyordu.
Soluğunu hissediyordu kadın, yıllar sonra adamın.
Unuttukları tek şey ise; bütün masallar kurmacaydı…