Bu Blogda Ara

31 Mayıs 2012 Perşembe

kurcalamalar...


               Mide bulandırıcı birçok hikâye var kafamızda, paylaşmaya hacet bırakmadan kapatmak istediğimiz. "Harbiden içimizde kalmalı " lık durumlar. Müzikler ile canlanan, gökleşen, telefonlardan tiksindiren, bire bir yaşadığımız her bir yalan, gerçeğin peşinde koşmaya attığımız daha çok nedeni getiriyor.
                Ne b.ktandır ki, "kurcalamak", " haklı olduğu bir konudan prim çıkarmak" ve sorgulama politikasına uygun gitmeyen her bir davranış, ruhu daha bi' domates ezmesine çevirebiliyor. 
              
               "Gerçek" için, iğrençleşmeye ne hacet. 
                 Hadi şimdi domates ezmesi yiyelim...

30 Mayıs 2012 Çarşamba

yakınlaşma

En çok da yanından geçip giderken çarpışıyorsun gerçeklerle. 
Nasıl diyorsun kendine. 
Nasıl oluyor da bu kadar çabuk yabancılaşabiliyoruz? 
Ama sonra ne kadar çabuk yakınlaşabildiğiniz aklına geliyor!
İnsan anlayamadığı şeyleri sevemez sanıyordum...
Gördüm ki sevebilirmiş...






27 Mayıs 2012 Pazar

Bu Avlu Bir Sahnedir

Bu Avlu Bir Sahnedir festivali,
9-16 Haziran 2012 tarihlerinde eski Antakya evlerinin avlularında
gerçekleştirilecektir.


İm Atölyesi olarak 4 yıldır Antakya’da amatör tiyatro çalışmaları yapıyor ve oyunlarımızı eski bir
Antakya evi olan mekanımızda sergiliyoruz. Daha önce “İma Tiyatro Atölyesi” ve “Çıkmaz Oyuncuları“
adları altında tiyatro sahnesine dönüştürdüğümüz avlularda oyunlarımızı sahnelemiştik. Bu festival
birer yaşama alanı olan birbirinden farklı avluların sahne olarak tasarlanmasıyla gerçekleştirilecektir.


İm Atölyesi, yerleşik tiyatro anlayışının yarattığı sahne tekelini kırma ve tiyatroyu özgürleştirme
hedefinde festivale katkılarınızı ve katılımınızı beklemektedir.


*Her oyunun sonunda, oyuncuların ve seyircilerin oyun üzerine konuşabilecekleri fuaye olacaktır.

3 Mayıs 2012 Perşembe

sana...

Ozamanlar gizlice yollara çıkardık
El ele verirsek dünyayı yıkardık
O yasaklı şehirde martılar kadardık
Kapılar kapanırdı sarılıp ağlardık
Kaç kere yandık kimse bilmiyor
Gemiler gidiyor İzmir ağlıyor
Ozamanlar zamansız mekansız çocuktuk
Büyüdük belkide onları unuttuk
O karanlık şehirde korkular kadardık
Gecenin karasında sevdalı bahardık
Kaç kere yandık kimse bilmiyor
Sevdiğim gidiyor izmir ağlıyor
Kaç kere yandık kimse bilmiyor
Gemiler gidiyor İzmir ağlıyor

güzel olsunn isterdim...

Her şey çok kolay oldu.
Ne sızlandım ne de ağladım!
Ani bir ölüm yada bir kalp krizi gibi kolay,
Bütün şehir üstüme gelicek...
Dünyam yıkılacak sanırdım ama olmadı bitti işte!
Bir süre gelen gidenler oldu,
Beni anlamaya çalıştılar, bir işe yaramadı.


Sıkıcı ve kasvetliydim!
Bazen bütün gün yorganı başımdan aşığı çekip uyudum,
Bazende ucuz filmler seyrettim.

Günler böyle geçip gitti.
Şimdi iyiyim!

Sen utanç gecelerinde, ben burada...
Hepsi bu kadar, sonrası yok!
Unuttum gitti geberik, unuttum gitti, unuttum gitti
Ben akşamları sevmem, akşamlar sorun yaratır...

Ben konuşmayı da sevmem, gidişler hep o gidiştir.
Senin geçtiğin yollardan yalnızlık çıkar gelir.
Ve böyle akşamlarda içim biraz daha erir .


Ben seni sevmedim, ben seni sevmedim
Ben yalan söyledim, çok sevdim!

Bırak seveyim, rahat edeyim...

Ne sızlandım ne ağladım,
Sana yalan söylemişler.
Sende mutlu sayılmazsın!
Başka bir sebep göster.

Sen beni yanlış anladın
Kimler gelir kimler geçer
Bende bir melek değilim
Bu gün canım sevişmek ister
Ben bişey demedim, ben bişey demedim
Ben öyle demedim, çoook sevdim