Bu Blogda Ara

27 Haziran 2014 Cuma

... ama geç oldu çocuk,
duvarlar örüldü kapılar yerine.
Dualar okundu delinin birisiyle.
Gözlerimiz maviye, yüreğimiz gökyüzüne hasret.
Ama göğsümüzde ki inanca
bir yağmur yağacak elbet,
sabahın güneşiyle 
şarabın sevgisiyle...

Behfmiyye"
Çıkmasına müsaade etmeyip,
içimizde biriktirdiğimizden moraran nefretlerimiz var...
Bir eliyle gırtlağa sarılmış diğeriyle kalbe
ve tırnak arası yaptığımız
fakat boğazımızdan geçmeyen gerçekler...
Ama eşek gibi sabrederiz,
buda geçer deriz 
ve Tanrı'dan yeni bir kalp dileriz... 
Tanrı'ya... 

Behfmiyye"

kırmızı fularlı kıza

bazen sadece susmayı tercih eder insan..dakikalar geçer, saatler, günler, aylar ve belki de yıllar!
bir iş teleşında açar gözlerini,
sonra bir dost sesi, bir blog yazısı...
geride kalanlar soyut değil, tam da yüreğinin orta yerinde somut bir acıdır!

...

yoktur...
yok olmaya dair yazılan onca şeyden daha gerçektir, yokluğu...bir bedenin yok oluşu...
gülüşüyle hatırlatırsa hele,
daha susar bütün bir dünya, susar özgürlük talebiyle sokağa dökülen milyonlar, susar tutuklanan gençler, acıyı hisseden anneler...susar oğlu ile bir futbol maçında buluşamayan babalar, susar sorularına cevap veremeyen yoldaşlar!

...

gün dönüyor. akşam olmuş çoktan, gece yarısına geldi zaman...
sonra yok olmayı hatırlattı. ve biraz da boş yere ayakta kalmayı. ardı ardına devrildi şişeler hem ertesi günün mesaisi bile önemsenmeden!

...

bir kadın, kırmızı fularlı...
boynundan o kırmızı fuları çıkarma çocuk!
orada yaşıyor Ahmet!
oradayız, boynunda ki umuda sarılmışız... çıkarma bizi aklından!

...

gün çoktan döndü geceye...
bizim cesaretimiz yetmez yeltenmeye.bizim cesaretimiz binlerce insan karşısında konuşmaktan ibare...

...