Bu Blogda Ara

27 Mart 2009 Cuma

GEÇMİŞE KALANLAR

Taş bi gece, bugün suskun, suçlu…

Hesaplaşmak koyan belki de. Geçmişi gelecekle tutan bağların kırılma yakamozu. Ruh taş gibi ağır, nefes aldırmıyor. Anında seni nefes gibi içime çekemiyorsam ve bundan beni sorumlu tutuyorsan. Haklısın masumiyetini sadece benim yüzümde görebiliyorsun, belki sende en saf halini benim kalbimde arıyorsundur.

Kalbimden geçenler, ruhuna sattıklarım, basitleştirmeye çalıştığın bir yığın umutlarım.

Anlam yüklemek ya kendiliğinden oluyorsa ya ben hala çocuk kalmışsam umut ederek! Suçlu muyum, artık masum değil miyim? Çıkmıyor kelimeler boğazımdan, dedim ya
Konuşamıyorum artık. Anılarımı hiç kirletmedim biliyor musun? Onları hep avucumda taşıyıp kolladım. Ona dokunmaya kim çalışmışsa geçirdim dişlerimi! Korkmadım kimseden, anılarımı öyle korudum ki… Dedin ki yarattığın ben mi yoksa karşında ki ben mi? Ben her ikisini de biliyorum gerçek sen hayallerimde ki değil, anılarımdaki sensin.

Değersiz hayata karşı değerli olandı evet gülüşlerimiz, öpüşlerin, sarılmaların, hala unutamadığım uyumalarımız…

Umutlanma! Tek başınasın odanda biliyorum, ellerin kafanı misafir etmiş, yalnızlık sarılmış… Saçmalamalarının seni götüreceği yoldan korkan sen, yine de o yola gitmeyerek sahne misali etrafı ve beni ve bizi izleyecek olanda sensin. Hiç olmayacak olan bize ağıt yakmakta ne hadde. Mutlu ol anılarınla dedin ya ben uzun süredir onlarla mutluyum. Günlerce gördüğüm rüyalardayım hala ve hala bi kıyıda bi gece izlediğimiz yakamozdayım. Hala o kadar heyecanlıyım ve o gecenin sonunda olan hayal kırıklığımdayım, yalnız bırakışında.

Ellerinin arasına saçlarımı vermeyi ne çok isterdim… Öylece kendimi sana bırakmak öylece uzanmak boylu boyunca kollarının arasına ve öyle isterdim ki son kez gözlerine bakıp, ardıma dönüp, masmavi, uçsuz bucaksız dipsiz kuyularda kendimi var edebilmeyi…
Şimdi ben burada bu yalnızlıkta suskunum.
İçimdekiler, yarımlığa dair…
Hoşça kal…

15 Mart 2009 Pazar

"Bir Aşk Mektubu"


"Bir Aşk Mektubu"
22 Mart Pazar günü Hatay Kültür Merkezi'nde

Saat 13:00 ve 16:00 seanslarında...

ima tiyatro atölyesi
devrik ve yıkık cümleler...

Bilet temin yerleri:

İm Atölyesi Sanat ve Kültür Evi
Hayyam Kitabevi
Ada Müzikevi
Kemancı Kafe
Lotus Kafe
Hatay Antik Defne Sabun Mağazası

13 Mart 2009 Cuma

"im atölyesi" dergisi "karanlık sayısı" çıktı!

Nisan ayında çıkacak yeni sayımız için yazı ve çizimlerinizi bekliyoruz.


karanlık sayısından sızanlar:

İlk Yazı
Şelale Korkusu -ölüm üzerine- (Barış Onur Örs)
Resim (Ümran Büyükaşık)
Aşkın Ticareti (Serdar Türkmen)
Desperate (Özdaş Eroğlu)
"Anlat Bakalım" Diyorsun Ya Hani" (Özge Sapmaz)
Seçim Masalları/Mersin 2009 ve Kuzeydeki Güneş/Fatsa 1979 (Serdar Türkmen)
Do The Evolution, Shankill Butchers (Adil Fide) (çeviri)
Kutsal Ana'ya Yakarış (Senem Çelikkol)
Çöl Sessiz (Ayber Hastürk)
Kendime (Ümran Büyükaşık)
"Hişt hişt!" ve Televizyonun Üzerindeki Bisiklet (Talip Ceylan)
Sana,
Yaşamak (Ümran Büyükaşık)
Kelimeler Savaşıyor (Duygu Kapucuoğlu)
Bir imge (Barış) (yazı atölyesi'nden)
Süzgeçte Kalanlar (Mehmet) (yazı atölyesi'nden)
Nereye? (Senem) (yazı atölyesi'nden)
Esnaf Çiftliği (Adil Fide) (Bir Öykü)
Yedinci Mühür -filmden bir diyalog- (Ingmar Bergman) (Alıntı-Sığıntı)

dergimizi bulabileceğiniz adresler
(Adana ve Antakya dışındaki adreslerde dağıtım problemi yaşamaktayız, bu nedenle bir süre gecikme olabilmektedir.)

Adana
Taşmekan Kafe - Kültür Merkezi (Reşatbey)
Altan Kitabevi (Gazipaşa)
Karahan Kitabevi (Çakmak Plaza)
Dünyayı Kurtaran Sahaf (Gazipaşa)
Antikacılar Çarşısı Sahafı (Kültür Sokak)

Antakya
im atölyesi sanat ve kültür evi (Uzun çarşı çıkışı)
Sergüzeşt Kitap - Sohpet Evi
Hayyam Kitap ve Kahve Evi
Zerdüşt Kitabevi - Sahaf
Lotus Kitap - Cafe

Ankara
Ardıç Kitap ve Sanat Evi
Turhan Kitabevi
Dost Kitabevi
İmge Kitabevi

İskenderun
Ferda Kitabevi

Mersin
Ütopya Kültür Merkezi
Tek Ağaç Kitabevi

12 Mart 2009 Perşembe

gölge

Bilmiyorum neden böyle söyleşmeler.
Şaşırıyorum.
Üç noktalar, cevaplar…
Belirsizlik, oluyor hep istemesek de. Kaçmaya, gizlenmeye ihtiyacı oluyor insanın çoğu defa. Başka uğraşlar ve başka bedenler bile yetmiyor.
Geçmiş işte. Ya da geç-miş gerçenten.
İsimsizler ruhumu yoruyor bazen. Kim olabilir diye düşünüp durmaktan ya da an lardan birisini umduğumdan…
Okumalı geçmişte yazılanları. Okuyorum bir odanın bütün duvarları kaplı onlarla!
“Çıkmalı bu modan?” hatırlanır belki bir şeyler.
Acıdı çok canım. Belki acımalıydı. Ama yetmez mi artık.
Gölgenle birlikte yaşamaktan çok sıkıldım.
Yollanan mailleri her gün okumaktan da.
Daha fazlasını yapmamazsın galiba bana.
Daha fazla acıtma..