Bu Blogda Ara

15 Ekim 2009 Perşembe

adam

Üzerinde uzun siyah bir hırka, ellerinde; ne kadar derin olduğunu bu mesafeden kestirmediğim izler, dudağında yarım kalan sözlerle karşı duvara öylece uzanan bakışları vardı. Saçları haftalardır su yüzü görmemiş gibi bir araya elmiş yağ keseleriyle tel tel, çatık kaşlarının üzerinden gözlerine kadar uzanıyordu. Retinası kıpkırmızı yosun rengi bir çift göz:

tellerin arasından yaşama bakıyordu...

Daracık omuzları ve belli belirsiz kamburuna rağmen ne kadar da güçlü görünüyordu. Sanırım ayaklarının büyüklüğü yere daha sağlam basmasını sağlıyordu.Tam önünde bir, iki , üç, binlerce insan telaşlı adımlarla gelip geçiyordu.

adımlar arasından yaşama bakıyordu...

Gözlerinin hafif yana kayması bile bu katarsisi bozabilecek gibiydi. İncecik bir çizgi üzernde ejderhalarla dans ediyordu. Ne parmakları ne de başı bu düzlükten biraz olsun sapmıyordu.

Ona doğru yürüdüm.Alanına müdahale etmekten korkuyordum ama sözcüklerini de merak ediyordum. Bir an toplayıp tüm cesaretimi yanına oturuverdim. Sıradan bir cadde üzerinde öylesine bir vitrine konulmuş, cansız bir manken gibiydi.

"merhaba!" deyiverdim. Nasıl çıktı ağızımdan bilmiyorum. Boynumdan çıkıp kulaklarıma kadar uzanan bir yakıcılık hissettim. Hiç sesi çıkmıyordu. dahası dikkati biraz olsun dağılmadı. Sesimi duymamış olabilirmiydi. Dokunsam, fark edermiydi.Omuzuna doğru uzattım elimi sonra geri çektim. Aynı şeyi defalarca tekrarladım. İşte sonunda bir anda...

sıcacıktı! canlıydı! yaşıyordu...

Hafif bir tebessüm belirdi yüzümde. Ama hala iletişime geçmeyi reddediyordu. Korkuyla karışık bir duygu bütün vücudumu sarmaya başladı. baktığı yöne cevirdim bakışlarımı.İzledik uzun uzun duvarı. Aklımı başımdan alan binbir soruyla cebelleşiyordum.Sorularıma cevap ararken duvarı odaklayamıyordum.

neden susuyordu, neden kaçıyordu. ya da tek kaçmayan o muydu. ben neden yanında bekliyordum hala. neden rahat bırakmıyoruz türlerimizi. konuşmalıydı ama oda benimle. çok şey paylaşabilirdik. neye baktığını anlatabilirdi. görmüyormuydu ne kadarda yalnızdım.görmüyordu! duymuyordu! hatta hiç ilgilenmiyordu.

Baktıkça bu duvara derinleşiyordu düşüncelerim silikleşiyordu nesneler, canlılar. silikleşti adam. baktıkça duvara gücümü veriyordum ona. başkalaşıyor sorularım cevaplarım başka bir boyuta ulaşıyor.

ve buradan çıkmak hiç istemiyorum!









Hiç yorum yok: