Olur da bir gün tüm kuşlar ölürse,
sen yine de gökyüzüne bakmaktan vazgeçme...
Behfmiyye"
Uzun Zaman Önce... Kimse Tarlaları Sabanla Deşmezdi. Toprağı Sınırlara Bölmezdi Hiç Kimse ve Suları Kürekle Yarmazdı. Kıyı Dünyanın Sonuydu. Ah Doğuştan Zeki İnsan,Buluşlarının Kurbanı! Öyle Korkunç ki Yaratıcılığın, Ne İşe Yarar Şehirleri Çevreleyen Şu Yüksek Duvarlar... Ve Niye Savaşmak İçin Silahlar?
Bu Blogda Ara
23 Mayıs 2015 Cumartesi
16 Mayıs 2015 Cumartesi
belki...
Sonra kulağına bir şeyler fısıldadım...
ne olduğunu kendim bile hatırlamadığım!
(bir erkek uzun süre sustuğunda, kalp atışlarım hızlanıyor ve giderek boğazımın tam ortasında koskoca bir yumruk oluşuyor... ve uzun zaman susan erkekler konuştuğunda hep hüzün oluyor...)
ne olduysa olmuştu. Bilinçaltımın da bir oyunu olabilirdi! dokunsan ağlayacak durumda olmama rağmen, kendimin bile şaşıracağı kadar sakindim...uzun uzun konuştum.o da suskunluğunu bozmuştu! Bir şeyler anlattı. O konuşurken sonunda ki hüznü biliyordu. ona fark ettirmeden, şuandan yaklaşık bir saat hatta gün hatta aylar sonrası yaşayacağım, hissedeceğim şeyleri düşünüyor ve kendimi hazırlıyordum.
kalbimi elimde tutuyordum, istese avuçlarının arasına koyuverirdim. İsteyip istemediğinden emin değildim! Zaten o da bir öyle bir böyle konuşup durdu... Belki de anlaşılmak istemiyordu!
sonra işte, günler sonra kulağına bir şeyler fısıldadım...
duymadı...
fısıldadım...
duyuramadım...
şimdi gökyüzüne bıraktığı balonların peşinde koşuyor...
öyle hızlı koşuyor ki, istesem de, istese de yetişemem ona!
bazen "belki" diyorum.belki...
belki bir gün!
ne olduğunu kendim bile hatırlamadığım!
(bir erkek uzun süre sustuğunda, kalp atışlarım hızlanıyor ve giderek boğazımın tam ortasında koskoca bir yumruk oluşuyor... ve uzun zaman susan erkekler konuştuğunda hep hüzün oluyor...)
ne olduysa olmuştu. Bilinçaltımın da bir oyunu olabilirdi! dokunsan ağlayacak durumda olmama rağmen, kendimin bile şaşıracağı kadar sakindim...uzun uzun konuştum.o da suskunluğunu bozmuştu! Bir şeyler anlattı. O konuşurken sonunda ki hüznü biliyordu. ona fark ettirmeden, şuandan yaklaşık bir saat hatta gün hatta aylar sonrası yaşayacağım, hissedeceğim şeyleri düşünüyor ve kendimi hazırlıyordum.
kalbimi elimde tutuyordum, istese avuçlarının arasına koyuverirdim. İsteyip istemediğinden emin değildim! Zaten o da bir öyle bir böyle konuşup durdu... Belki de anlaşılmak istemiyordu!
sonra işte, günler sonra kulağına bir şeyler fısıldadım...
duymadı...
fısıldadım...
duyuramadım...
şimdi gökyüzüne bıraktığı balonların peşinde koşuyor...
öyle hızlı koşuyor ki, istesem de, istese de yetişemem ona!
bazen "belki" diyorum.belki...
belki bir gün!
Kaydol:
Yorumlar (Atom)