Yazmak için vakit arandığında işler kötüye sarar. Elinizde, kağıt ve kalem öylece beklersiniz. Oysa zihin doludur gündemle, deneyimlerle ve gözlemlerle.
Benim ülkemde her vakit yazacak şey vardır neticede.
Bir birini tekrar eden olaylar dizisi.Dalaşmalar, yoksulluklar ve yolsuzluklar.Tercihlerinden dolayı ötekileştirilen hayatlar.Yeni çıkan yasalar...Sürekli değişen yönetmelikler ve maduriyetler...
Tanık olunan yada bire bir yaşanan hayalkırıklıkları.Bir ülke galiba böyle vakitlerde terk edilmek istenir hep.
Olay çok. Karakter çok. Zaman ve mekan sıkıntısı yokken,seyirciler yerini almışken ve sahnenin ışıkları her daim açıkken, kalem ilerlemiyorsa kağıt üzerinde, kelimeler o anlamlı bütünü olşturamıyorsa, küsülür o coğrafyaya ve gidilir yeni olana...
Yine de inadına kalıp, zorlarsa insan kendini içindekileri kusmaya...
İşte döner kendine herşey. Döner dünya yirmi dört saat, yazan için.
Bu, günden güne çirkinleşen yeryüzünde, yazmak için vakit beklenmemeli.
Yazmak için derin bir nefes yeter!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder